Makaleler

Kız ve erkek çocuklarda cinsel dürtüler ya da eğilim ne zaman başlar?

Bedenin ve zevk noktaların keşfedilmesine  çocukluk döneminde başlanır. Özellikle 2 - 5 yaşları çocuklar cinsel organlarına yoğun ilgi duyarlar. Cinsel ilginin en yaygın olduğu dönemler, okul öncesi dönem ile ergenlik dönemidir. İlk kez çocukluk döneminde cinsel organların bir yere sürtünmesiyle ya da oynanmasıyla alınan haz “çocukluk mastürbasyonu” olarak adlandırılsa da bu bilinçli bir cinsel eylem değildir. Farkında olunmadan ve bilinçsiz bir şekilde yapılan bu cinsel keşif, cinselliğin başlangıcı olarak kabul edilir. Anne-çocuk ilişkisi çok iyi değilse, evin içi gerginse, çocuk...

Cinsellik yaşı diye bir şey var mıdır? Varsa hangi yaşlar uygundur?

Toplumumuzda cinsellik, yaşanmasını bir yana bırakın, üzerinde konuşulması, tartışılması bile ayıp, kötü, çirkin, yasak kabul edilen ve tabulaştırılan bir konudur çünkü cinsellik ve seks kavramları birbirine karıştırılıyor. Cinsellik denildiğinde çoğumuzun aklına seks geliyor. Oysaki cinsellik; psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik yönleri olan çok boyutlu bir kavram olup insanın doğuştan getirdiği cinsiyetine ait özelliklerin tümünü kapsıyor. Kişinin cinsiyeti, ses tonu, giyimi, saç şekli, yürüyüşü, oturuş şekli, cinsel kimliği cinselliğinin bir parçası. Yani duygu, düşünce, davranışların oluşturduğu çok yönlü bir kavramdır.Bu bağlamda baktığımızda cinsellik,...

Sadece 14 Şubat mı her gün mü!

Mitolojiye göre Ocak ayı ile Şubat ortası arasındaki zaman Gamelyon ayı olarak adlandırılırmış ve Zeus ile Hera’nın kutsal evliliğine adanırmış. Antik Roma tarihine göre ise Bereket Tanrısı Lupercus onuruna kutlanan 15 Şubat arifesinde bereket adına genç kızlar ve erkekler sevgili olurlarmış. MS 469 yılında Papa bu törenleri yasaklamış. 496 yılında ise Papa Gleasius, Roma İmparatoru tarafından 270 yılında kafası kesilerek idam edilen rahip Valentine anısına 14 Şubat’ı Aziz Valentin Günü ilan etmiş. Romantik aşk ve sevgili efsanelerin ardından 14 Şubat,...

Evlilik Yorgunu Olmayın!

Evlilik Yorgunluğu, Hiç bir evlilik mükemmel ve sorunsuz olamaz elbette. Farklı kültür ve ailelerden gelen bir çiftseniz eğer zaman zaman fikir ayrılıkları, tartışmalar ve sıkıntılar yaşıyor da olabilirsiniz. Ancak huzurlu ve tatmin edici bir ilişkinin çiftler için fiziksel ve ruhsal sağlık açısından son derece  faydalı olduğu gerçeğini  göz ardı etmeyin. Eskiden eşler arasında şiddetli geçimsizlik boşanma sebebi olarak görülürken günümüzde ise "evlilik yorgunluğu" adı verilen bir kavram ortaya çıktı. Aşkın yerini sevgi almıyorsa, çift birbirlerini ve birlikte yaşamayı sevmeyi başaramıyorsa 2-3...

Bu Evlilik Nasıl Kurtulur?

Her ne kadar zor hatta bazen imkansız gibi görünse de bu noktaya gelmiş bir evlilik ve eş için her şey bitmiş sayılmaz. Aslında birkaç küçük değişim ve adımla böylesine bir ilişkinin seyri değişebilir. Her şeyden önce eşler arasında şehvet ve tutkunun yeniden alevlendirilmesi gerekir. Eşinizi, o eski çılgın aşığa döndürmeniz ve aranızdaki her şeyin başladığı o noktayı referans almanız gerek. Yani flört günlerine geri dönmelisiniz.Eşinize ilgi, sevgi, yakınlık göstermekten hiç vazgeçmeyin, onu dinleyin, onaylayın,  takdir edin, asla başkalarıyla kıyaslamayın ve kesinlikle...

Aşkınızın Ölmemesi İçin…

Yaklaşık yarıya yakını ilk beş yılında boşanmayla sonuçlanan mutsuz evliliklerin oranı giderek artıyor. Evliliğin bir yandan görev ve sorumluluklardan oluştuğu doğrudur  ancak diğer yandan sevilen ve güvenilen bir kişiyle duygusal ve cinsel yakınlık kurmayı içeren sosyal bir yapıdır da. Bu bakımdan kişinin eşine duyduğu aşk, ilişkisini geliştirmeye ve korumaya gösterdiği çabayla doğru orantılıdır ifadesi sanırım itiraz kabul etmez bir gerçektir.Aşk ve sevgi iki insanı bir araya getirip birlikte tutan özel duygulardır. Ancak bu duyguları sadece hissetmek yetmez; göstermek, korumak ve...

Evlilik Mutsuzluğu!

Evlilik, ‘ben’i koruyarak ‘ben’ ve ‘sen’ den ‘biz’ oluşturabilme arzusudur. Düşünüyorum da son zamanlarda boşanma ve mutsuz evliliklerin oranının artmasının nedeni de bu tanımda yatıyor bence. İnsanlar ya ‘ben’i yok olduğunda ya da ‘sen’de de korunması gereken ona ait ‘ben’i kontrol altına alamadığında, hükmedemediğinde mutsuz oluyorlar. Aksine baskıcı ve kontrolcü olmanın ilkelliğine yenik düşmeden duyarlı ve özenli olunabilse sorun kalmayacak belki de.Kadın ve erkeğin birbirinden farklı olduğu ve dünyaya farklı açıdan baktıkları doğrudur elbette. Dünyaya “dar” açıdan bakan erkekle, “geniş”...

Terör Sonrası Travma

Terör tehditi altında çaresiz, huzursuz, mutsuz ve umutsuz yaşamaya çalışan bir toplum haline geldik. Adeta ölmemek için yaşamamayı seçecek noktadayız. Umarım hiçbir zaman alışamayız, kanıksamayız ve milli bilincimizi yitirmeyiz.Latince “terrere” sözcüğünden köken alan terör kavramı, “korkudan sarsıntı geçirme”, “korkudan titreme ya da titremeye sebep olma” veya “korkudan dehşete düşmeye sebep olma” anlamlarına gelmekte olup konuşma dilinde “büyük korku, dehşet, tedhiş” manasında kullanılmaktadır. Kavramın Türkçedeki kullanımı ve zihinlerdeki ilk karşılığı ise “korku” ya da “dehşet” olarak belirmektedir.Terör; politik, dini veya ekonomik bazı...

EGO

"Yeryüzünde kişinin kavuşabileceği en büyük mutluluk, kendi kendinden hoşnut olmaktır."20. yüzyılın en önemli Alman yazarlarından Thomas Mann’ın bu deyişini okuyunca durup düşündüm uzun uzun. Kulağa ne kadar da hoş geliyor. İnsanın kendinden hoşnut olması için kendini tanıması ve tanıdığı kendisi yani ‘ben’i ile barışık olması gerektiğini anlatmıyor mu sizce de! ‘Bir ben var bende, benden içeri’ diyen Yunus  Emre, çok önemli bir gerçeğin farkına varmıştı. İçimizde bir ben var; kimi zaman ona içimizdeki çocuk, kimi zaman içimizdeki bilge diyoruz. Kendimize sahip...