Sevgililer Günü
Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel bir gün olsa da günümüzde aşkın, sevginin ve hatta birlikte yaşanacak hayatın kendisini de tüketebilen bir metaya dönüşmüş durumda. Elbette her insan yılda bir kez dahi olsa kendini özel hissetmek ister. Ama sevilen kişiye yılın sadece bir günü özelmiş gibi davranılması, bu günün anlamını biraz da olsa yitirmesine sebep olmuyor mu sizce de? Üstelik de toplumumuzda maalesef halen sevginin ve aşkın hakkı yeterince verilemiyorken. Hoyratça tüketiliyor sevgiler, ya benimsin ya kara toprağın düşüncesi yönlendiriyor akılları ve vicdanları, kırıyor incitiyoruz sevdiğimizi kolayca ve rahatça. Oysa birini yürekten seviyor ve de sevdiğimiz kişiyi her gün biraz daha huzurlu ve mutlu kılabiliyorsak inanın o zaten her gün sevgililer gününü kutluyor olacaktır.
Mevlana’nın dediği gibi, sözde değil özde sevgiyi yaşamak ve sevgiyi deneyimlemek için tene değil cana dokunmak, dışı değil içi sevmek gerekiyor.
İşin özü partnerimize duyduğumuz aşk, ilişkimizi geliştirmeye ve korumaya gösterdiğimiz çabayla doğru orantılı. Evet aşk ve sevgi, iki insanı bir araya getirip birlikte tutan özel duygulardır. Ancak bu duyguları sadece hissetmek yetmez; göstermek, korumak ve emek vermek de gerekir. Sürekliliğin sağlanmasıdır asıl olan. Partnerimize aşkımızı ve sevgimizi göstermenin en iyi yolu da ona bunu söylemektir; korkmadan ve çekinmeden söylemek. Bazen söylemek de yetmez üstelik, ona bunu göstermek; karşılık beklemeden aralıklarla özel olduğunu hissettirecek bir şeyler yapmak da gerekir. Ve hatta aradaki sevgiyi destekleyen ve aşkın devam etmesini sağlayacak en önemli unsurlardan birinin sağlıklı bir cinsel hayat olduğu gerçeğini de göz ardı etmeden emek vermek gerekir.
Demem o ki her şeye rağmen seviyor ve seviliyorsanız uğruna yaşanacak bir hayatınız var demektir. Dilerim ki her gün sevgili kalın, her geçen gün sevgiyle tamamlanın!!