Aşk, Sevgi ve Cinselliğe Dair…
Malum yalnız yaşamakta zorluk çeken, başkalarıyla birlikte var olabilen ve yakın ilişkiler arayan canlılarız. Yakınlık ihtiyacı nedeni ile de daima “bir başkasına” ihtiyaç duyarız. Bu bir başkası; bebekken annemiz, çocukken arkadaşımız ya da oyuncaklar, ergenken flört edilecek birisi, yetişkinken ise romantik bir eştir. Aşk ya da romantik ilişki insanlar için gerçekten öyle önemlidir ki yaşamımızdaki ilk işlevi yakınlık ihtiyacının karşılanmasıyken ikinci işlevi kimlik gelişimine olan katkısıdır. Karmaşık bir duygu, düşünce ve davranışlar bütünü olan aşk, genetik, hormonlar ve psikolojik deneyimlerle oluşmakta, yakınlık, bağlanma, güven, sevgi ve saygı gibi duyguları da beraberinde getirmektedir. Bu etkenlerin bileşimi, uygun eşi bulduran içsel bir rehberdir ve bu içsel yol göstericiler aşk haritamızı oluşturur.
ÜÇGEN AŞK KURAMI
Tek bir kuram ya da modelle açıklamak mümkün olmasa da Branden’e göre romantik aşk, iki birey arasında cinsel, duygusal ve ruhsal bir tutkunun gerçekleşmesinden dolayı her iki tarafın da birbirlerini ödüllendirdiği bir aşk türüdür. Sternberg’e göre ise aşk, yakınlık, tutku ve bağlılık öğeleri olan bir kavramdır. Bunlar bir üçgenin üç açısındaki her bir noktaya denk geldiğinden ‘Üçgen Aşk Kuramı’ olarak adlandırılmıştır. Yakınlık, kişilerarasındaki yakınlığı, karşılıklı anlayışı, iletişimi ve duygusal açıdan sevgiliye bağlı olma duygularını içerir. Tutku ise romantizm, fiziksel çekicilik, cinsellik ve beğenme gibi dürtülere önderlik eder. Ayrıca benlik saygısı, kişinin kendine güveni, başkaları üzerinde etki sahibi olması, kendini gerçekleştirmesi gibi konularda tutkuların yaşanmasının önemli bir yeri vardır. Bağlanmanın anlamı da bireyin birini sevdiğine karar vermesiyken, uzun dönemde kendini aşka adamasıdır. Bu üç öğenin düzeyleri, aynı ilişki içinde bile zamanla değişiklik gösterebilir. İlk tanışma devresinde tutku en yüksek düzeyde iken, evliliğe yaklaştıkça yakınlık ve bağlanma düzeyleri yükselir. Nikâhtan otuz yıl sonra ise tutkuda düşüş, bağlanmada ise artış gözlenebilir.
MUTLU İLİŞKİNİN DÖRT ANAHTARI
Cinsellik, tüm canlılar gibi insanın da içinde bulunduğu koşullarda çoğalma ve üremesinin temelidir. Ancak insan, diğer canlılardan farklı olarak söz konusu çoğalmasını, kültürel ilke ya da kurallara uygun olarak yapar. Cinsellik, insan türünde, “toplumsal birliktelik” ve “haz amaçlı sevişme” şeklinde iki türlü, sürdürülmektedir. Günümüze ulaşan şekilleriyle de cinselliğin evrimi, aşk ve sevgide taşınmaya devam eder. Sevgide yalan, aldatma ve bencil çıkar yokken aşk konusunda önemli noktalardan birisi çıkmazlar ve kavgalardır. Duygu ve düşünceleri dışa vurmadaki tutarlılık, küçük sorunların büyümeden çözülmesini sağlar. Önemli olan, tartışmaların yapıcı ya da yıkıcı olmasıdır. İyi ve verimli bir ilişki için, çıkmazları çözme yollarını bilmek gerekir. Çıkmazları etkin biçimde çözmek için; etkili iletişim, duygu ve düşüncelerin tutarlı bir şekilde ifadesi, yapıcı tartışma, birbirini anlamaya çalışma, farklılıkların tartışılması, çözüm için birlikte çalışma ve ödün vermede karşılıklı ver-al yaklaşımı bu önerilerden bazılarıdır. Bu bağlamda Gottman’a göre mutlu bir ilişkinin dört anahtarı vardır; birincisi sakin olmayı öğrenme, yani savunma ya da saldırı şeklinde olmayan dinleme ve konuşmayı öğrenme, ikincisi kendini partnerin yerine koyabilme, üçüncüsü onun ne hissettiğini anladığını yansıtabilmektir. Dördüncü anahtarın ise bu üç kural için çalışmak, çabalamak ve pratik yapmak olduğunu unutmayın lütfen. Sevgi ve sağlıcakla kalın…