Corona Günlerinde Aşk…
Hep beraber daha önce görmediğimiz bir duruma şahitlik ediyor, zor ve sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Malum topyekün savaş halindeyiz; düşman da belli ‘corona virüs’. Küresel salgın halini alan ‘corona virüs pandemisi’, her birimizin ailesini, işini ve yaşamını etkilemekte.
Bu süreci en az hasarla atlatmak için panik yapmadan akıllı, sağduyulu, hassas ve özenli davranmakta fayda var. Salgını sınırlamanın ve kontrol altına almanın en etkili ve işlevsel yolu ise sosyal izolasyon. Korunma ve koruma amacı ile gereksiz sosyal temaslardan kaçınmak ve zorunlu olmayan sosyal aktivitelerden uzak durmak, mümkün olduğunca ve şartlar elverdiğince de evde kalmak gerekiyor.
Zorunluluklar ve kısıtlamalar genellikle tatsızdır. Belirsizlikler ve bilinmezlikler, bizi en çok geren ve de sıkıntıya neden olan durumlardandır. Tarkovski’nin, “kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin” sözü çok daha anlam kazanıyor bu günlerde. Alışık olmadığımız şekilde evde kendimizi hapsolmuş hissetmek, küresel salgın karşısında aciz olduğumuzu düşünmek, belki bir miktar ekonomik sıkıntı yaşamak bizi gergin, endişeli, tedirgin ve mutsuz yapabilir. Bu durumda dışarı çıkamayıp evde kaldığımızda, ne yazık ki en yakınımızdakiler nasiplenecektir bizim bu gergin ve huzursuz hallerimizden. İşte bu zor zamanlarımızda elimizden geldiğince olumlu düşünmek, aile fertlerimizle kaliteli ve keyifli vakit geçirmenin yollarını aramak yapabileceğimiz en iyi şey…
Unutmayalım ki stres ve negatif duygular, virüsten daha bulaşıcı olduğu kadar bağışıklık sistemimizi de zayıflatıcı etki yapıyor. Çiftler arasındaki tartışmaların şiddetlenmesinin ilk sebebi çoğunlukla, çiftlerin çatışma yaşadıkları konuda eleştirilerini yüksek sesle yapmalarıdır. Eleştirileri daha yumuşak bir ses tonu ile eşinizi suçlamadan yapmaya çalışın ve tartışmaların kavgaya dönüşmesine engel olun. Mutlu çiftlerin tartışma sırasında yaptığı başarılı müdahalelerden bazıları; tartışma konusunu alakasız bir konu ile değiştirmek, espri yapmak, bu durumun karşı tarafı ne kadar zorladığını anladığını söylemek, tartışmayı “bu bizim problemimiz” vb diyerek ortak bir noktaya çekmek, eğer çok ateşli bir tartışma ise 20 dk gibi bir süre ara vermek ve sakinleşince tekrar bu konuda konuşmaya karar vermek. Yani kısacası haklı olmaya değil mutlu olmaya yatırım yapın. Göreceksiniz ki bu süreçte eşinize ( ve diğer aile fertlerine ) değer verdiğinizi, sizin için ne kadar önemli olduğunu fark edecek, birlikte olduğunuz için ne kadar şanslı olduğunuzu hissedeceksiniz.
Elbette ilişkilerde çatışmaların yaşanması kaçınılmazdır ve aslında insanların birbirlerini tanımaları ve yakınlaşmaları sürecinin de bir parçasıdır. Asıl önemli olanın, ilişkileri mutlu bir şekilde sürdürebilmek için gereken becerileri edinebilmek olduğunu daima hatırlatın kendinize. Umudunuzu canlı tutmaya, ev içinde eğlenceli hobiler yaratmaya ve fiziksel aktiviteleri imkanlar elverdiğince sürdürmeye gayret edin.
Sonuç olarak, bu sıkıntılı süreci; birbirinizi tekrar keşfetmek, ilişki haritanızı yeniden oluşturmak, samimiyetle sevgi, saygı ve şefkat göstermek, hayranlık duymak ve bunu ifade edebilmek, özünde de ilişkinizi güçlendirmek yönünde kullanmak elinizde. Yani demem o ki ‘karantina günlerinizin’ kendi potansiyelinize ulaşma, sükunet, huzur ve aşk günlerine dönüşmesi fırsatı sizin elinizde. Bir yastıkta kocamanın sadece bizim değil her kültür ve inancın en güzel geleneklerinden biri olduğunu da aklınızdan çıkartmayın. Son günlerde tartışma konusu olan yatakları ayırma kararı da bu bağlamda eşlerin kendi verecekleri bir karar olsun. Sevgi ve sağlıcakla kalın…