Psikolojik Esneklik
İnsan doğasının temel arayışlarından biri olan mutluluk, yaşamı nasıl algıladığımız ve onu nasıl yapılandırdığımızla ilişkilidir. Bununla birlikte yaşamımız, bazı geçiş dönemlerini içerir ve bu geçiş dönemleri beraberinde bir uyum sürecini zorunlu kılar. Karşı karşıya kaldığı değişimlere hızlı ve kolay zihinsel uyum gösteren kişiler daha sağlıklı ve mutlu olurlar. Bu durumda mutluluğun, yaşama ve olaylara yönelik bakış açısıyla ilgili olduğunu ve de psikolojik olarak esnek kişilerin daha mutlu olabildiğini söyleyebiliriz.
Psikolojik esneklik, kişinin geçmiş ve geleceğe takılı kalmayıp içinde olduğu an ile temas etmesi ve belirlemiş olduğu değerleri doğrultusunda davranışlar gerçekleştirebilmesidir. Psikolojik esneklik, istenen ve istenmeyen deneyimlerin varlığının kabul edilmesine odaklanır. Tıpkı Mevlana’nın misafirhane şiirinde ‘Minnettar ol her gelene, Kim gelirse gelsin. Her geleni alnının akıyla misafir et.’ dediği gibi. Demem o ki psikolojik esneklik mental sağlığın en temel belirleyicilerindendir ve de sağlıklı bir birey olmak için iyi oluşu artıracak en temel köşe taşlarından biridir.
PSİKOLOJİK KATILIK
Hayatı bir bütün olarak olumlu ve olumsuz yönleriyle zihinsel ve duygusal olarak kabullenmek kişisel gücümüzü arttırır. Psikolojik esnekliğe sahip bir kişi; inişli-çıkışlı durumsal taleplere uyum sağlayabilme; bakış açısını değiştirebilme; istekleri, ihtiyaçları ve diğer yaşam alanlarını dengede tutabilme becerisine sahiptir. Bu psikolojik esnekliğin tam tersi ise psikolojik katılıktır. Bu durumdaki kişi, kontrolü dışında gerçekleşen istenmeyen olayların kabulünü sağlayamaz ve kıymetli bir yaşam sürebilmek için kendi değerlerine yönelik eylemlerde bulunamaz. Psikolojik katılık, bireyin uzun vadeli amaçları ile uyumlu davranışlar sergileyememesine sebep olur. Birçok psikopatolojik durum ile ilişkilidir ve toplumun büyük bir kısmında acı çekmenin en önemli nedenlerinden biridir.
ÖNERİLER
Psikolojik esneklik, yaşanılan anda ortaya çıkan düşüncelerin veya duyguların doğrudan kabulü veya reddi yerine, savunmaya geçmeden ve yargılamadan farkında olunması, durumun değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak davranışın sürdürülmesi veya değiştirilmesi sürecidir. Bunun için de an’da kalabilmek gerekir. An’da olmak, “şimdi ve burada” olma halidir. Anda olmak, yaşamı “otomatik pilot” gibi sürdürmek yerine hem dış hem de iç dünya ile temas edebilmektir. Geçmiş ve geleceğe takılı kalmak yerine yaşadığımız an ile kontak kurmaya çalışmak, duygu, düşünce ve davranışlarımızın farkında olmak, çatışmak ya da reddetmek yerine kabullenmek demektir. Psikolojik esnekliğin bu bahsettiğim kabul boyutu, üzüntü ya da acı veren duygu, düşünce ve anılara açık olmak anlamındadır. Bu anılarla ya da olaylarla mücadele etmeyi bırakarak kabullenmektir. Kabullenme, bu olayları sevdiğimiz ya da istediğimiz anlamına gelmez, sadece bu olaylara direnmek yerine kendi iç dünyamızda yer açtığımızı gösterir. Örneğin danışanların düşüncelerini ve duygularını zorlamadan veya değiştirmeye çalışmadan otomatik tepkiler yerine bilinçli bir şekilde tepki göstermeyi öğrenmeleri bu sürece dahildir. Terapi sonrasında artan psikolojik esneklik ve azalan katılık, semptomların azalmasına ve iyi olma sürecine katkıda bulunacaktır.