Aldat-ma!
Gündem ne kadar yoğun olursa olsun aldatma ile ilgili haber ve olaylar, medyada daima kendine yer buluyor. Zaten yapılan çalışmalar da boşanma nedenleri arasında sadakatsizliğin ilk üç sıra içinde yer aldığını ve insanların yüzde 86-90’ının sadakatsizliği, birlikteliğe yönelik ciddi bir tehdit olarak algıladıklarını gösteriyor. Daha önce sadakatsizlik yaşamamış olanların çoğu, bir sadakatsizlikle karşılaştıkları takdirde bunun tereddütsüz ilişkilerinin sonu olacağını dile getirmiş. Ancak gerçek yaşamda çiftlerin yüzde 60-75’i sadakatsizliğe rağmen evliklerine devam etmeye çalışıyorlar.
Terapistlere göre sadakatsizlik basit bir tanımla, mevcut birliktelik dışında üçüncü kişi/kişilerle yaşanan duygusal ve/veya fiziksel bir ilişki sonucu mevcut birlikteliğin beklentilerinin ya da standartlarının çiğnenmesi anlamına gelirken, aldatma ise sadakatsizlik sonucu kaçınılmaz olarak ortaya çıkan çeşitli yalanlar ya da dürüstlük sınırları dışında kalan söylem ve davranışları içerir. Yani sadakatsizlik bir seçim, aldatma ise bu seçimi izleyerek ortaya çıkan sürecin kaçınılmaz parçasıdır.
Genellikle sadakatsizliğe uğrayan kişiler profesyonel yardım arama davranışında bulunurlar ancak bu sadakatsizlik yapan kişilerin acı çekmediklerini ve yardıma ihtiyaçları olmadığını göstermez. Değişim ve gelişim de ancak her iki partnerin ortak çabasıyla gerçekleşip anlam kazanmaz mı? Buna rağmen çeşitli nedenlerle birlikte çaba göstermek mümkün değilse tek kişinin gayreti hiç kimsenin gayret etmemesinden daha iyidir elbette.
İster ayrılın ister birlikte yaşamaya devam edin, sadakatsizliği anlamak gelecekteki yaşamınızda daha az acı çekmenizi sağlayacak ve belki de yaşamınızı eskisinden de anlamlı hale getirebilecektir.
Sadakatsizlik ve aldatmalar insan yaşamının en temel varsayımlarından biri olan güven duygusunun yitirilmesine ve ağır bir travma gibi algılanmasına neden olur. Bu durumda kişinin travmaya anlam vermesi güçleşir ve travmaya anlam verebilmek için bazen travmanın anlamı çarpıtılabilir. Hatta kişi, oluşan travmadan kendini bile sorumlu tutabilir. İşte insanların kendi başlarına gelenlerden kendilerini sorumlu tutmaları ya da tutulmaları, ilk travmanın etkisini henüz atlatamadan ikinci bir travmaya daha maruz kalmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle sadakatsizliğin oluşturduğu travmanın doğru anlaşılması çözüm için temel bir kuraldır.
Unutmayınız ki sadakatsizlik travmasını geride bırakmak ancak onu anlayarak (düşünsel ve duygusal düzeyde), kabul ederek ve affederek gerçekleşir. Ama hepsinden önemlisi kararlı, sabırlı ve umutlu olmayı gerektirir.
Not: Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur’un ‘Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey’ kitabından alıntılar içermektedir.