Romantik Kıskançlık
İngiltere’de bir seyahat sitesinin yaptığı ankete göre, çiftlerin yüzde 79’u tatilde en az iki büyük tartışma yaşıyormuş. Kavga nedenlerinin başındaysa, erkeğin başka kadınlara bakması yer alıyormuş. Kıskançlık evrenseldir tezini doğrulayan benzer haberlerle ve hatta daha fazlasıyla! ülkemizde de sık sık karşılaşıyoruz. Birçok araştırmacı da kıskançlığın evrensel olduğunu ancak ‘normal’ ve ‘anormal’i belirleyen temel faktörün bireyin içinde yaşadığı toplum ve kültürel değerler olduğunu vurgulamaktadır. Anormal kıskançlık ise kısaca, ilgili duygu, düşünce ve davranışlarda normalden aşırı uçlara doğru bir kaymanın gözlenmesi durumu’ şeklinde tanımlanmaktadır.
Romantik kıskançlık, önemsenen bir ilişkinin bitmesine ya da yapısının zarar görmesine neden olabilecek gerçek ya da algılanan bir tehdit karşısında verilen olumsuz karmaşık tepki olarak tanımlanabilir. White ve Mullen, romantik kıskançlıkla bağlantılı altı temel -aynı zamanda genel olarak olumsuz kabul edilebilecek- duygudan bahsetmiştir. Bu duygular; nefret, iğrenme, kızgınlık, hiddet gibi duyguları içeren “öfke”; kaygı, endişe ve üzüntüyü barındıran “korku”; depresyon ve çaresizliği kapsayan “keder”; kırgınlık ve çekememezliği içeren “haset”; şehvet ve arzuyu barındıran “cinsel uyarım”; pişmanlık ve utanma gibi duyguların yer aldığı “suçluluk” olarak sıralanmıştır. Oysa bizim toplumumuzda seven kıskanır inanışı olumlu bir algıya sahip ve kültürel kimliğimizin bir parçası haline geldi nerdeyse.
Kişinin sevdiği insanı kaybetme korkusunun ve kendine olan güvensizliğinin sonucu oluşan romantik kıskançlığa yatkınlık, yaşanılan kültürden, ailesel yapıdan, aile diziliminden, yakın ilişkilerdeki bireysel deneyimlerden etkilenmektedir. Eşin kaybedilmesine yönelik endişe ve korku temelinde ortaya çıkıyor gibi görünen romantik kıskançlık, çoğu zaman öfke, hiddet, nefret, değersizlik, mutsuzluk, güvensizlik, hayal kırıklığı, yalnızlık, haset ve çaresizlik gibi duygular yaşanmasına yol açar ve evliliklerin ahengini bozar. Günlük yaşamda kıskançlık yaşayan kişilerin pek çoğunun yaşadıkları bu duygu ile baş edemedikleri, sonuçta da ilişkilerinin bozulduğu ve eski cazibesini yitirdiği görülmektedir. Sonuç olarak kıskançlığın yoğun yaşandığı evliliklerde kıskanan da kıskanılan da rahat olamaz. Kıskançlıklarla zedelenen evlilik ilişkilerinde ise sevgi, saygı ve güven azalmaya başladığı için evlilikler tehdit altında kalmaktadır. Burada asıl sorun duygunun kendisinde değil, bu duyguyla baş etme yöntemlerindedir. Unutmayınız ki baskıyla ve tehditle bağlılık gerçekleşmez; bağımlılığı değil de bağlılığı geliştirmenin en iyi yolu ise sevgiyi gösterme biçiminizi değiştirmektir.