Erkek ve Kız Çocuk Cinselliği?
Erkek çocukların cinselliği yaşaması bir övünç kaynağıyken kız çocukların yaşaması cinayete kadar varan sonuçlar doğuruyor. Bu iki yüzlülük nasıl aşılmalı?
Erkeklerin cinselliğe yöneliminin kızlardan daha fazla olması; sosyokültürel kalıplarla cinselliğin erkekler için bir “hak”, kadınlar içinse bir “görev” olarak tanımlanması ve de kızların önüne bekaret engelinin konması nedeniyledir. Kız çocuklar yetiştirilirken, cinselliğin erkeklere özgü olduğu, sadece erkeğin zevk aldığı, kadın için çoğu zaman mide bulandırıcı, acı veren ama evliliğin devam etmesi ve anne olmak için yerine getirilmesi gereken bir kadınlık görevi olduğu öğretilir. Cinselliğin saplantılı derecede olumsuzluklarla yüklenmesinde ülkemizde maalesef ebeveynlerin rolü oldukça yaygındır. Özellikle kız çocuklarının ilerideki kadınlık edinimlerinin rol modeli anneleri olduğu için gelecekte cinselliğe olan yaklaşımları annelerinin onları bu konuda eğitip eğitmemelerine bağlıdır. Eğer anne kızına cinselliği ‘ayıp’ olarak kodlarsa, o kızın ileride cinsel işlev bozukluklarıyla karşı karşıya kalması hiç sürpriz olmaz. Zaten seks yapma korkusu olarak bilinen vajinismus, cinsel isteksizlik ya da cinsel tiksinti gibi bozuklukların temelinde genellikle annenin kızına sunduğu ‘ayıp ve yasak’lı cinsellik olgusunun yattığını görmekteyiz. Aklına yanlış bir fikir sokar mıyım’ korkusuyla utanmıştır. Genç kız da bilmediğinden korkmuştur. Sonuçta bu korku, eğer farklı bir kaynaktan doğru bilgilendirme de yapılmadıysa, bir şekilde ilerde hayatına girecek olan partnerini ve onunla yapacağı cinselliği de reddetmesine yol açacaktır. Bu ne yazık ki kaçınılmaz bir durumdur.
Aile ve toplum baskısı, cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, cinsel eğitimin yetersizliği, cinselliğin ayıp, günah veya yasak olarak kabul edilmesi nedeniyle, bireyler, özellikle de kadınlar cinsellik hakkında yeterince bilgi sahibi olamıyorlar. Cinsel mitler yani toplumda yüzyıllardan beri var olan cinsellikle ilgili yanlış, abartılı ve gerçekdışı inanışlar bu sanatın keyifle icra edilmesini engellediği gibi, cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasına da neden oluyor. Aslında ailede başlayıp okullarda devam etmesi gereken cinsel eğitimle verilmesi gereken cinsel bilgiler, genellikle arkadaşlar, çevre ve günümüzde özellikle internet aracılığıyla yanlış ve eksik bir şekilde öğreniliyor.
Son olarak ailede başlaması gereken cinsel eğitimi verecek olan anne-babaların cinsellik konusunda yeterli ve doğru bilgilere sahip olmasını ve bu doğrultuda çocuklarına uygun cinsel eğitimi vermelerini sağlamak amacıyla sosyal eğitim programlarına ihtiyaç vardır. Ayrıca ailede başlayacak cinsel eğitimin okullarda bilimsel bilgiler ışığında devam ettirilmesi ve toplumun sağlıklı cinsellik konusunda bilinçlendirilmesi gereklidir. Bu nedenle ana okulundan itibaren her yaş grubuna hitaben cinsel eğitim verilmesi, aileleri bilinçlendirmek adına cinsel eğitim seminerlerine yer verilmesi şarttır.