Toplum Cinsel Sapkınlıklar ve Ensest İlişkiler Konusunda Tutarlı Davranmalıdır…
Son günlerde medyatik amca yeğen ilişkisi ile bir kez daha ülke gündemini meşgul eden ‘ensest ilişki’, halen toplumumuzun kanayan en önemli yaralarından biridir. Türkiye’de son yıllarda giderek artan oranda aile yapısının bozulmasına yol açan kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, tecavüz ve çocuk gelinler ile birlikte ensest ilişkilerin de önlenebilmesi için acil tedbirler alınmasının ve aile içi yakınlık kavramının yeniden sorgulanmasının şart olduğunu belirten Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner CANATAR; “Bir yanda hem çocuk yaştaki evlilikleri hem de öz babanın kendi kızına şehvet duyabileceği fikrini normalleştirme çabalarına, öte yanda ise her türlü ensest ilişkinin ve cinsel istismarın haklı olarak asla kabul edilemez olduğu haykırışlarına şahit oluyoruz. Nadiren uygulama farklılıklarına rastlansa da hiçbir toplum, bireylerine sınırsız bir cinsel ilişki ve evlenme olanağı tanımaz, tanımamalıdır da. İşin içinde gönüllülük olması olayın boyutunu değiştirmez. Ensest (yasaksevi) kelimesi Fransızca gayrımeşru cinsel ilişki (özellikle aile içi) anlamına gelen ‘inceste’ sözcüğünden Türkçeye uyarlanmış olup Latince ‘incestus’ (yasak, haram, sınırı aşan) sözcüğünden köken alır. Bir kişinin annesi, babası, kardeşi, amcası, dayısı, halası, teyzesi, torunları ile olan gönüllü ya da gönülsüz cinsel ilişkisi anlamı taşır ve sıfat olarak “pis, kirlenmiş, temiz olmayan” demektir. Ahlaki ve dini değer yargılarımıza aykırı olan ensest ilişkinin Türk Dil Kurumundaki karşılığı ise ‘aile içi yasak ilişki’ şeklindedir. Bugün bu terim toplumumuzda evlenmeleri, ahlakça, hukukça, dince yasaklanmış (nikah düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları anlamında, Psikiyatri kitaplarında ise cinsel sapmalar bölümünde yakın akrabalar arasında cinsel ilişkide bulunmalar ya da akraba aşkı anlamında kullanılmaktadır. Son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla sadece cinsel ilişkinin gerçekleştiği durumları değil çok daha geniş bir spektrumda tüm cinsel içerikli davranışları içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Toplumda utanç duyulan bir konu olması ve bireylerin bunu gizleme eğiliminde olmaları nedeniyle enseste ilişkin kesin rakamsal veriler yok denecek kadar sınırlıdır. Bu durum ensest ilişkideki istismar ve suç oranını daha da vahimleştirmektedir. ” dedi.
‘Ensest bilinçli olmayan ara evrelerin getirdiği düşsel bir hevesten başka bir şey değildir.’ diyen Freud,ensesti fallik dönemde (3-5 yaş) ortaya çıkan bir bozukluk olarak açıklamıştır. Freud’a göre her genç kızın ilk aşkı babasıdır . Kızlar babalarına bambaşka duygularla bağlanırlar, kimseye güvenmedikleri kadar güvenirler ve babalarıyla kurdukları bu ilişki; beklenti, hayranlık ve sevgi üzerine gelişmiştir. Çıkarsız ve karşılıksız olan bu sevgi ile birlikte mutlu, huzurlu ve güvende olduğunu bilmek, her genç kızın ruhsal gelişimini etkilemektedir. Kız çocukları büyüyüp geliştiklerinde ve başka aşklara yelken açtıklarında, bilinçdışında yer alan baba sevgileri onları yalnız bırakmaz, hayatları boyunca, tüm seçimlerini etkileyip, seçecekleri erkeklerde bile, kendi babaları gibi örnek bir figür aramalarına yol açar. Sadece psikoanalitik açıklama ile ensesti anlamanın mümkün olmadığını vurgulayan bazı uzmanlara göre ise; ‘Ailedeki tüm üyeler duygusal olarak bir boşluk içinde olduklarından bu tabu ilişkiye girenler aslında cinsel ilişkiye değil de insan ilişkisinin sıcaklığını, konforunu ve güvenine ihtiyaç duymaktadırlar.’ Bu bağlamda her şeyin ailede başladığı gerçeği ile bir kere daha yüzleşmekte olduğumuzu vurgulayan Dr. CANATAR; “Çocuklar ve ergenler, ebeveynleriyle kurdukları bağlarla kimliklerinin, kişiliklerinin, cinsel yönelimlerinin ve geleceklerinin temellerini atarlar. Bu süreçte, yaşananlar ve paylaşılanlar ruhsal gelişimlerini ve ilerideki cinsel hayatlarını şekillendirir. Ensest yasağı da bu anlamda ilkel dürtülerle başlayıp yerini kültürel sembollerin almasıyla değerlendirilir. Toplumun temel çekirdeği olan aile, birçok bakımdan toplumsal yapının en ‘dokunulmaz’ alanını oluşturmaktadır. Bu kapalı kapılar ardında sağlıksız aileler, sağlıksız nesiller yetiştirip şu an bilinçsizce gelecekteki bu tür vakaların ön hazırlığını yaparken, biz gecikmeye devam ediyoruz. Bir istismar olarak ensest, kişide ciddi psikolojik travmalara sebep olabilmektedir. Özellikle aile içinde çocukların istismar edilmesi bu çocuklarda büyük yıkımlara yol açabilme riski taşımaktadır. Bu nedenle hem devletimize, hem medyamıza, hem ruh sağlığı profesyonellerine, hem de ailelere çok fazla sorumluluk düştüğü kanaatindeyiz. TERAPİDER olarak açıkladığımız deklarasyonda da; ‘Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri yasal olarak şart olmalıdır.’ demekteyiz. Ayrıca cezai yaptırımlar caydırıcı olacak şekilde yeniden düzenlenmeli, 18 yaş altındaki evlilikler yasalarla kesin bir şekilde engellenmeli, özellikle kız çocukları eğitime dahil edilmeli ve meslek edinme imkanları arttırılmalı, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve ensest ilişkiler konularında toplum hızla bilinçlendirilmelidir.” dedi.