Teknoloji Bağımlılığı Çocuklarımızın Sağlıklı Gelişmesini Engelliyor…
Teknolojinin gelişmesi ile bilgisayar ve internet kullanımı toplumun her kesiminde ve bütün yaş gruplarında yaygınlaşmış, dünyada her türlü bilgiye sınırsız bir erişim sağlanmış, bilgi paylaşımı kolaylaşmıştır. Ancak internetin çok hızla yaygınlaşması, aşırı internet kullanımı gibi bir olumsuz sonucu da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, dünya üzerinde milyonlarca internet kullanıcısının bir kısmı “internet bağımlısı” olarak tanımlanmaktadır. Sanılandan çok daha fazla sayıda ailenin teknoloji bağımlılığı sorunu yaşadığını belirten TERAPİDER (Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner CANATAR; ‘Özellikle okul çağındaki gençlerde oldukça sık görülen bir sorun olan bilgisayar ve internet bağımlılığı, gençlerin psikolojik ve bedensel gelişimleri ile sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilemekte ve okul başarılarını düşürmektedir.’ dedi ve ekledi; ‘Bağımlılık; kullanım ve davranışta iradenin ortadan kalkması ve kişinin, istese de istemese de bağımlı kullanımı ya da davranışını sürdürmesidir. İnternet bağımlılığı ise; internetin aşırı kullanılmasına yönelik isteğin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi, yoksun kalındığında aşırı sinirlilik hali ve saldırganlık ortaya çıkması, kişinin iş, okul, sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalar, internette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığını ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıklarını ortaya çıkarmıştır. Bilgisayar oyunları ise bağımlı kullanım olduğu takdirde zarar açısından internet’ten daha masum değildir. Teknoloji kullanım süresi arttıkça çocuk ve gençlerde düşünce süreçlerinin bozulduğu, kişiler arası duyarlılıkların azaldığı ve genel sağlık düzeyinin düştüğü görülmektedir. Aynı zamanda obsesif, depresif, kaygılı, düşmanca, hostil, fobik, paranoid düşüncelerin arttığı gözlenmektedir. Yoğun bir şekilde internet kullanan ve bilgisayar oyunları ile zamanını geçiren çocukların, sosyal gelişimlerinin önemli ölçüde gerilediği, öz güvenlerinin düşük, sosyal kaygı düzeylerinin ve saldırganlık davranışlarının ise yüksek olduğu ve de hiperaktivite bozukluğu kriterlerini taşıdıkları belirlenmiştir.’
TERAPİDER Yönetim Kurulu Üyesi Uz. Dr. Gürhan Poçan da açıklamasında; ‘İnternet bağımlılığının tedavisinde internete erişimi engellemek, sanıldığı gibi işlevsel bir yöntem değildir. Bilgisayar ve internet, hayatın her alanında yer aldığından internet bağımlılığı olanlarda, kaçınma davranışına odaklanmak pratik çözümler sunmadığından bağımlılığın tedavisinde kontrollü internet kullanımı en uygun yaklaşımdır. Bağımlılıkta izlenmesi gereken yöntem, yeme bozukluklarındakine benzer şekilde “kontrol” olmalıdır. Ayrıca diğer tüm bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığında da sorunu sadece kişi ile sınırlamak ve tanımlamaya çalışmak büyük bir yanılgıdır. Kişinin bu sorunları yaşamasında sosyal çevresi, aile ilişkileri ve özellikle aile ortamı önemli yer tutmaktadır. İnternet bağımlısı bireyle yapılan bireysel terapi oturumlarının yanında ailenin de bu konuda desteklenmesi, bağımlılığa neden olabilecek veya bağımlılığı tetikleyebilecek aile içi dinamiklerin ele alınarak ailenin sağlıklı ilişkiler geliştirmesinin sağlanması, bağımlılığın tedavisi açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır.’ dedi.