Stres ve Karamsarlık Virüs Kadar Bulaşıcıdır!
Günümüzde hemen hemen herkesin karşılaştığı stres olgusu, maalesef modern insanın günlük yaşamının bir parçası haline geldi. Engellenme ve sınırlandırmalar, zamana karşı yarış düşüncesi, yoğun çalışma temposu, verimli olma çabası, beklentileri karşılamadaki zorluklar, sınavlar ve de başarılı olma yüklemeleri gibi olumsuz ve baskılı durumlar, stres kaynağı olarak insanları sürekli etkisi altında tutuyor. Küresel salgın halini alan ‘corona virüs pandemisi’ de yoğun bir stres kaynağı olarak her birimizin ailesini, işini ve yaşamını etkilemeye devam ediyor. Bu süreci en az hasarla atlatmak için panik yapmadan akıllı, sağduyulu, hassas ve özenli davranmak gerektiği vurgulayan Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER), gündeme dair çarpıcı bir açıklamada bulundu.
Kişinin fizyolojik ve psikolojik dengesini etkileyen her unsurun bir stres kaynağı olarak algılanabileceğini belirten TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uzm. Dr. Taner Canatar; “ Stres; ruhsal ve bedensel olarak bizi zorlayan, kısıtlayan, engelleyen olaylar ya da durumlar karşısında ortaya çıkan zihinsel, duygusal, bedensel ve davranışsal rahatsızlıklardır. Stres tepkisi ise ortamda ne olduğuna bağlı olarak değil insanın, olana nasıl tepki verdiğine bağlı olarak ortaya çıkar. Çünkü hissettiklerimiz esas olarak düşündüklerimizin sonucudur. Biliyoruz ki bireyin kendi kişisel özellikleri ve çevresel koşulları, onun hayata bakışını ve yaşam pozisyonlarını etkiler. Yani stres, aslında belirli insanla belirli olayların etkileşiminden ortaya çıkar ve bireyle çevresi arasında zayıf bir uyumun varlığını gösterir. Bu bağlamda içinde bulunduğumuz istisnai durumda da moralimizi ve direncimizi yüksek tutmak, stresin etkilerine yenik düşmemek en önemli gayemiz olmalı. Karşılıklı yardımlaşma, dayanışma, anlaşma, uyum ve barışın temeli olan sevgi egemen kılınmalı. Ayrıca sevgi; merhamet, fedakarlık ve şefkat gibi unsurları da içerdiğinden bu unsurların yalnızca insan bencillikten arınınca ortaya çıktığı unutulmamalı. Dolayısı ile her şeyin esasının insanları sevmek olduğunu, karşılıksız sevgi ve yardımın bütün insanları birbirine bağlayan yegane kuvvet olduğunu, kinin, bencilliğin, katı yüreklilik ve önyargıların insanlığı yok edeceğini görmemiz gerek.” dedi.
KENDİMİZE OLAN GÜVENİMİZİ VE SEVGİMİZİ CANLI TUTMALIYIZ!
Stres ve negatif duyguların virüs kadar bulaşıcı olup bağışıklık sistemimizi de zayıflatıcı etki yaptığını vurgulayan Dr. CANATAR açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “ Bu nedenle stresin etkilerinden arınmak için kendimize olan güvenimizi ve sevgimizi canlı tutmalıyız. Stres; alarm tepkisi, direnç dönemi ve tükenme olmak üzere üç dönemli bir süreçtir. Son basamağı oluşturan ‘tükenme’ döneminde beden artık stresin baskısına dayanamaz ve direncini kaybeder. Hastalık ve şikâyetler ortaya çıkmaya başlar. Stres belirtileri; kalp damar hastalıkları (yüksek tansiyon, kalp krizi), sindirim sistemi rahatsızlıkları (ülser, ishal, kabızlık), solunum sistemi rahatsızlıkları (astım, tüberküloz), deri rahatsızlıkları, alerji, baş ağrısı ve kanser gibi fiziksel belirtiler, alkol ve ilaç kullanımı, fazla veya az yemek yeme, arkadaşlarına ve ailesine karşı saldırgan tavırlar, kazaya yatkın olma gibi davranış belirtileri, endişe, kaygı, koku, öfke, üzüntü ve saplantılı düşünceler gibi ruhsal belirtiler şeklinde görülebilir. Strese yol açan durumların yarattığı duygular ve psikolojik uyarılma ise son derece rahatsız edicidir ve bu rahatsızlık, kişiyi bunu azaltmak için bir şeyler yapmaya güdüler. Bu amaçla fiziksel dayanıklılık, psikolojik dayanıklılık ve sosyal dayanıklılık sağlanması esastır. Stres yaratan bir durum değiştirilemeyecek nitelikte bulunulsa bile, hafifletmek için bazı çabalar göstermek gerekir. Özünde stresle baş edebilmek, ancak bunu istemekle ve çabalamakla mümkün olabilir.
STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Stresle baş etmek için çok fazla öneri vardır. Ancak öncelikle olan alkol, sigara ve/veya madde kullanımı, aşırı yemek yeme, kontrolsüz alışveriş yapma, içe kapanma vb. yanlış baş etme stratejilerinden uzak durmak gerekir. Stresle başa çıkma yolları ise bedenle, zihinle ve davranışla ilgili olmak üzere üç grupta toplanır. İlk grupta gevşeme teknikleri, değişik beden egzersizleri ve beslenme biçimleri yer alır. Diyet doğrudan stresle ilgili olmamasına rağmen, yiyeceklerdeki yüksek şeker ve kolesterol vücudun kimyasını etkilemekte, dolayısıyla stresin artmasına yardımcı olmaktadır İkinci grubu oluşturan zihinsel başa çıkma yolları, uyumsuzluğa yol açan inançlarla uğraşma ve zihinsel düzenleme tekniğini içerir. Siz de zihinde canlandırma dediğimiz tekniği deneyebilir, sizi rahatlatan bir durumu ya da ortamı hayal ederek stresin yarattığı olumsuz duygu ve düşüncelerinizden uzaklaşabilir, stresle başa çıkmada alternatif yollar bulabilirsiniz. Burada önemle vurgulanması gereken bir husus da stresin temelinde bireyin algılama şekillerinin yattığıdır. Bireylerin olaylara yüklediği anlamlar, değerlendirmeleri ve yönlendirmeleri stresi azaltma veya çoğaltmada temel faktördür. Herhangi bir davranış biçiminin değiştirilmesi ve zaman düzenlemesi teknikleri de üçüncü gruptaki davranışçı başa çıkma yollarını oluşturur. Özetleyecek olursam spor ve gevşeme egzersizlerini hayatınıza almanızı, yoga ve meditasyon çalışmalarına ağılık vermenizi, sağlıklı beslenme ve pozitif düşünme gayretinde bulunmanızı ve kullanmadığınız zamanlarda elektronik eşyalarınızı fişten çekmek, yatak odasında elektronik eşya bulundurmamak, asansör yerine merdiven tercih etmek gibi basit tedbirlerle elektromanyetik alanın bıraktığı kirlilikten uzak durmanızı önerebilirim.”