Karantina Günleri Evliliğinizin Sonu Olmasın!
Küresel salgına karşı dünya genelinde ciddi önlemler alınması ile birlikte ülkemizde de mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmaması ve evlerde kalınması ile ilgili sürekli uyarılar yapılıyor. Bir anda birçok çift hiç alışık olmadığı kadar çok evde kalmaya başladı. Evde geçirilen zaman arttıkça çiftler arasında çatışmaların da artabileceğine ve sosyal izolasyonun evlilikleri olumsuz yönde etkileyebileceğine dikkat çeken Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER), evlilikleri mutlu ve huzurlu bir şekilde sürdürebilmenin ipuçlarını açıkladı.
Karantina süresi uzadıkça insanların giderek daha çok sıkılmaya başladığını, kaygı, korku ve de stresin arttığını belirten TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uzm. Dr. Taner Canatar konu ile ilgili yaptığı açıklamada; “Korona virüs salgınının başladığı Çin’de aylar süren karantinanın en sürpriz sonucu boşanmaların artması oldu. Bizde de okullarda eğitime ara verilmesi, bir çok faaliyetin durdurulması, 20 yaş altı ile 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağının getirilmesi vb. tedbirler sonucunda ailecek evde kalma süremiz arttı. Hiç hayal etmediğimiz bir şekilde bir anda birçoğumuz evden çalışma sistemine döndü, ortak alanlar hiç olmadığı kadar çok paylaşılmaya başlandı, çocukların bakımı büyük oranda ebeveynlere kaldı. Bütün gün aynı evin içinde olmak, işsizlik tehlikesi, ekonomik kaygılar ve de yanlış bilgilendirmeler ne yazık ki karantina sürecinin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini kuvvetlendiriyor. Dolayısı ile pandeminin getirdiği kaygı, ilişkilerin de sorgulanmasına yol açabiliyor ve bu sürecin yarattığı stres evliliklerin sarsılmasına neden olabiliyor. Dikkatli olunmazsa daha önce sorun olmayan şeyler bir anda göze batmaya başlayabilir, çatışmaya neden olabilir ve de karantina günlerinde aşk hevesi, bir süre sonra yerini tartışmalara ve hatta boşanmaya bırakabilir. Pandemi öncesinde iletişim problemi yaşayan çiftler ile içinde bulunduğumuz şatlarda sorumlulukları eşit bir şekilde paylaşamayanlar bu süreçte daha kolay boşanma aşamasına gelebilir. Aynı evde dışarı çıkmadan haftalar geçirme fikrine ve psikolojisine dayanmak zor olabilir gerçekten. Ancak karantina günlerinin evliliğinizin sonu olmaması için nezaketi elden bırakmadan empati kurmaya çalışın ve de birbirinize en az yeni tanıştığınız bir yabancı kadar saygılı davranın.” dedi.
SAĞLIKLIYIZ, MUTLUYUZ VE BERABERİZ MESAJI VERİN
Çiftlerin bu stresli süreçte birbirine sevgilerini ve takdirlerini ifade etmeleri gerektiğini vurgulayan Dr. Canatar, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi; “Bu tür dönemlerde aile bireylerinin morallerinin mümkün olduğu derecede yüksek tutulması, özellikle çocukların ve yaşlıların psikolojik olarak etkilenmelerinin önüne geçilmesi, sağduyunun yitirilmemesi elzemdir. Özellikle tek yaşayan yaşlı insanlar için ciddi bir yalnızlık hissi söz konusu. Onların bu dönemde, yakınları ile iletişim içinde kalmalarını sağlayacak teknolojik cihazları daha verimli kullanmayı öğrenmeleri yerinde olacaktır. Yine bu süreçte dinlediğiniz veya okuduğunuz her şeye inanmayın ve sadece çok güvenilir kaynaklara dikkat edin. Her gün normal hayatınızdaki gibi yeni bir güne hazırlanın ve tüm günü pijamalarınızın içinde, televizyon karşısında geçirmemeye gayret edin. Birlikte kalan aileler ise ev içerisinde tüm aile üyeleriyle birlikte oynayabileceğiniz dinlendirici ve eğlenceli oyunlar bulmanız, hem eğlenmenizi ve beraber vakit geçirmenizi sağlayabilir hem de evde kalma sürelerinde çocukların, gençlerin ve ebeveynlerin uzun süreler hareketsiz kalarak bilgisayar oyunlarına ve akıllı telefonlara maruz kalmasını engelleyebilir. Ayrıca bu etkinliklerin aile içi sosyalleşmeyi arttıracağı, bireylerin birbirini daha fazla dinleyeceği ve anlayacağı, daha çok paylaşımda bulunacağı da aşikardır. Bununla birlikte özellikle çatışma anlarında, virüs salgını sürecinde yaşanan endişe, korku ve stresin normal olduğunu birbirinize ifade edin ve birbirinizi suçlamayın. Bunun yerine gelecek için ortak hayaller kurun, müzelere sanal ziyaretler yapın, online konserler izleyin, erişime açık olan kütüphane ve dergiler ile keyifli vakit geçirin, internetteki kurs ve e-sertifika programlarına katılın, görüşemediğiniz akraba ve dostlarınızla görüntülü konuşun, dans saatleri düzenleyin. Bunlara gayret edin ki sizi birlikte eğlenirken gören çocuklarınız, sağlıklıyız, mutluyuz ve beraberiz mesajını alabilsin.”
KÜÇÜK DOKUNUŞLARLA EVİNİZE VE İLİŞKİNİZE RENK KATIN
“Eşinizle iletişiminizi güçlendirin, sevginizi ve takdirinizi gösteren ifadeler kullanın. Suçlayıcı olmayın, kişisel bir ikilemi kişilerarası bir hale getirmemeye çalışın, genellemeyin ve mümkün olduğu kadar çok ‘ben’ dili kullanın. Teşekkür etmekten ve ‘biz’ demekten çekinmeyin. Evde kapalı kalmak kolay baş edilebilen bir durum olmasa da, bu süreci pozitif bir yaklaşım ile keyifli hale getirmenin mümkün olabileceğini ve aşkınızı uzun süre koruyabilmenin tek yolunun emek vermek olduğunu hatırlatın kendinize. Yoksa her günün aynı geçmesi bir süre sonra çekilmez hale gelebilir. Bu tuzağa düşmemek için birbirinize sürprizler hazırlayın. Bazı eşyaların yerini değiştirebilir, dolaba kaldırdığınız farklı aksesuarları yeniden değerlendirebilirsiniz. Bu arada birbirinizi yalnız bırakmayı da ihmal etmeyin. Eşiniz film izlerken siz dizi izleyebilir, o telefondayken siz kitap okuyabilirsiniz. Ailedeki her bireyin birbirinden farklı ihtiyaçları olan, stresle farklı şekilde baş eden, farklı insanlar olduğunu da unutmayın ve evdeki diğer bireyleri aldığınız kararlara uymaya zorlamayın. Hem sizin hem de çocuklarınız için zor bir süreç olduğunu ve çocuğunuzun her anının ‘verimli’ geçirmesini sağlayamayacağınızı kabullenin. Bu mükemmelliyetçi ebeveyn özelliğinden uzaklaşmaya çalışın ve çocuğunuza sıkılması için alan bırakın. Biraz sıkılsın ki kendi başına bir şeyler yaratmaya çalışsın ve baş etmeyi öğrensin. Sevgi ve sağlıcakla kalın. ”