Kadına Yönelik Her Türlü Negatif Ayrımcılık Ve Şiddet Son Bulmalıdır!
Kadın hakları, her ne kadar gelişmiş ülkelerde oldukça ilerleme göstermiş olsa da ülkemizde geldiğimiz noktanın hala istenen düzeylerden oldukça uzak olduğunu belirten Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada; “Türkiye’de ilk kez 1921 yılında ‘Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaya başlanan Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. Bu özel günde amacımız sadece kadınları kutlamak ve övgüler yağdırmak olmamalı, bilinçlendirmeyi ve farkındalık yaratmayı hedeflemeliyiz. Ülkemiz, kadınların eğitim düzeyi, çalışma yaşamına ve siyasi yaşama aktif katılımı, kadın sağlığı konusundaki göstergeler açısından değerlendirildiğinde, gösterilen tüm çabalara ve ilerlemelere rağmen hala olması gerekenden çok uzaktır. 21. yüzyılın Türkiye’sinde hala töre veya namus cinayeti, aile içi şiddet, kadınlarımızın hor görülmesi, dövülmesi, kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesi, cinsel istismara maruz kalması gibi asla kabul edilemez ve hoş görülemez olaylar yaşanmakta, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddet sanki bir şekilde normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Kadınlara yönelik suçların giderek artması bu konudaki mevcut yasa ve yaptırımların da yetersizliğinin göstergesidir. Kadınların bedensel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit eden hiç bir şiddet kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Toplumun kalbinde kanayan bu büyük yaranın kapanabilmesi için yasal düzenleme çalışmaları yapılmalı, eğitimlere ağırlık verilmeli, kadın haklarının ihlali ile ilgili cezalar arttırılmalıdır. Ayrıca tüm sivil toplum kuruluşları tarafından da kadın sorunlarına yönelik sosyal projeler ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Bu konuda herkes elini taşın altına koymak zorundadır. Aksi halde sadece kadınları değil, onlarla birlikte yetiştirdikleri çocukları ve dolayısıyla aileleri, en nihayetinde de tüm toplumu sağlıksız bir gelecek bekliyor olacaktır. Çünkü geleceğin mimarları olacak çocukların ve ergenlerin, sağlıklı yetişkinler olabilmeleri ve sağlıklı nesiller yetiştirebilmeleri, ancak anne-babaların onlara model olabilecek nitelikte olumlu tutum ve davranışlar sergilemeleriyle mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda sağlıklı nesillerin oluşabilmesi için de kadınlara yönelik her türlü negatif ayrımcılığın ve şiddetin mutlaka son bulması gerekir. İnsan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddet ve negatif ayrımcılık kültürüyle yüzleşmek, mücadele etmek zorundayız. Bugün halen kendi bedenini bile tanımaktan uzak, sorunlarıyla başa çıkabilmekten korkan ve hurafelere, tabulara inanmayı daha kolay gören insanların çoğunlukta olduğu bir toplum süregelmektedir. Sorunun kaynağında ise her olumsuzlukta olduğu gibi eğitimsizlik yatmaktadır. Kadına şiddet başta olmak üzere, toplumdaki birçok sorunun kaynağı olan hurafelerle ve yanlış inançlarla mücadelenin en etkin yolu eğitimdir. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bu sorunların arka planında bulunan sosyal, kültürel, ekonomik birçok unsur tartışılmalı ve kalıcı çözümler aranmalıdır. Unutulmamalıdır ki kadın, uygarlık ve çağdaşlık demektir. TERAPİDER olarak; kadınların hak ve özgürlüklerini, kısıtlama ve baskı olmaksızın kullanabilmelerinin şart olduğunu, kadınların toplumsal statülerinin güçlendirilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor; yaşamın her alanında başarıyla yer almış, doğumdan ölüme kadar hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz değerli kadınlarımızın ‘kadınlar gününü’ kutluyoruz.” dedi.