İlk Gece Hurafeleri Evlilik Korkusuna Yol Açıyor…
Milenyum çağında olmamıza rağmen, evliliğin ilk gecesi yani gerdek gecesi, cinsel sorunla karşılaşan ve uzun yıllar bununla mücadele etmek zorunda kalan çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Yapılan araştırmaların; çocukluk dönemini baskı altında geçiren, cinselliği ayıp, yasak ya da günah olarak gören kadın ve erkeklerin sayısının giderek arttığını gösterdiğini belirten TERAPİDER (Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği) Genel Başkanı Uzm. Dr. Taner CANATAR; ‘Maalesefcinsel sorunları ve cinselliği konuşmakta özgürlüğü kısıtlı olan bir toplumuz. Asırlar öncesinden süregelen cinsellikle ilgili mitler (doğru bilinen yanlışlar, hurafeler) ve de cinselliğin ayıp, yasak, günah olarak ifade edilmesi nedeniyle başarısız olmaktan endişe duyan kişiler evlenmekten korkuyorlar. Özellikle kadınlar, cinsel birlikteliğin ağrılı ve acılı yaşanacağı düşüncesini bir tabu haline getirdiler. Bu nedenle yeni evlenen çiftler cinsellik hakkında hiçbir bilgileri olmadan ilk geceyi yaşıyorlar ve çok ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on kadından sekizi, her on erkekten yedisi hayatının bir döneminde cinsel sorun yaşarken başta sertleşme sorunu ve vajinismus olmak üzere, cinsel sorunlar çığ gibi büyüyor. Bu durum, toplumsal yapımızda telafisi çok zor olan yaralar açıyor ve başarısız olma korkusuyla kişileri evlilikten soğutuyor. Oysa kadın ve erkeği çift yapan aradaki cinselliktir ve cinsellik de evliliklerin sigortasıdır.’ dedi ve ekledi:
‘Kişinin evlilik sorumluluğundan korkması ve sorumlulukları yerine getiremeyeceğine inanması, ortak yaşamın avantajları yerine dezavantajlarına odaklanması, uzayan eğitim hayatı, özgürlüğe düşkün olma, evlenmeyi ve eş bulmayı kolaylaştıran geleneksel arabuluculuk sistemlerinin giderek azalması ve modern yöntemlere güvenilmemesi, yanlış eş seçme korkusu, cinsel olarak evlilikte başarısız olma endişesi, cinsel mitler ve cinsel travmalar, farklı cinsel tercih ve yaşam tarzı, daha önce evlenip boşanmış olmak, iyileşmemiş aşk acısı, platonik aşk yaşıyor olma, ebeveynlere çok bağlı olma ve evliliğin olumsuzluklarını gündemde tutan medyanın varlığı da diğer evlenme korkusu nedenleri arasında sayılabilir.’
EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART!
Dr. CANATAR açıklamalarına şöyle devam etti; ‘Tüm canlılarda olduğu gibi insanlar da soylarını devam ettirmek isterler. Bu durumun, toplumca onaylanan dini, ahlaki, sosyal ve kanuni yolu evliliktir. Evlenebilmek için kişinin birey olacak olgunluğa erişmesi, ailesine olan bağımlılığından kurtulması ve doğru bilgilere sahip olması gereklidir. Bunların üstesinden gelemeyen biri için evlilik ve anne-baba olma sorumluluğu ağır gelebilir. Bu nedenledir ki Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri ile Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri şart olmalıdır. Unutulmamalıdır ki toplumun çekirdeği olan ailenin temel taşları sağlamlaştırılmadığı sürece; sağlıksız ve mutsuz aileler, sağlıksız ve mutsuz nesiller yetiştirecektir.’