Evlilik Yorgunluğuna Dikkat!
Huzurlu ve tatmin edici bir ilişkinin çiftler için fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlık açısından oldukça faydalı olduğu bilinse de hiç bir evliliğin mükemmel ve sorunsuz olmadığını ifade eden TERAPİDER (Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner CANATAR; “Herkesin hayalinde mutlu ve sağlıklı bir ilişki yaşamak vardır. Buna rağmen farklı kültür ve ailelerden gelen bireylerin kimi zaman fikir ayrılıkları, tartışmalar, sıkıntılar yaşamaları kaçınılmaz olabiliyor. Eskiden eşler arasında şiddetli geçimsizlik boşanma sebebi olarak görülürken günümüzde ise ‘evlilik yorgunluğu’ adı verilen bir kavram ortaya çıktı. Aşkın yerini sevgi almıyorsa, çift birbirlerini ve birlikte yaşamayı sevmeyi başaramıyorsa 2-3 yılın sonunda da evlilik yorgunluğu başlıyor. Evliliğiniz sıradanlaşıyor ve şehvet ile aşkın yerini alışkanlıklar alıyorsa iletişimden cinselliğe kadar hemen her konuda sorunlar kaçınılmaz olarak kendini gösterecektir. Bunun önüne geçebilmek için, evliliğinizin monotonlaşmaması ve yorulmaması için birlikteliğinizi canlı bir çiçekmiş gibi düşünüp onu sürekli beslemeniz gerektiğini unutmayın’ dedi.
İletişim kurabilen ve paylaşımda bulunabilen bir çiftin evlilik yorgunluğu yaşamasının oldukça zor olduğunu belirten Dr. CANATAR açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; ‘Evlilik hayatında ilk iki üç yıl çok önemli. Evliliklerin bitmesine yol açan asıl sebep çiftler arasındaki aşkın bitmesi değil çoğunlukla iletişimin bozulması ve paylaşımın sona ermesidir. Eşlerden her ikisinin de çalışıyor olması ve erkeğin eşine ev işlerinde yardımcı olmaması, çok odalı evler, yazlıklar, farklı televizyon ve bilgisayarlar vs. çiftleri birbirinden koparıyor ve yalnızlaştırıyor. Bu ise duygusal yönden kopma ve ayrışmalara neden olabiliyor. Kısaca teknoloji evliliği yoruyor diyebiliriz. Önlemek için evliliğinize emek ve zaman ayırın, birlikte kaliteli zaman geçirmeye ve beraber yapabileceğiniz hobiler bulmaya özen gösterin, arkadaş, komşu ve akraba ziyaretlerinin önemi göz ardı etmeyin. Böylece hem eşinizle aranızdaki iletişim ve paylaşım artar hem de evliliğiniz sürekli dinamik kalır, monotonluktan uzaklaşır ve evlilik yorgunluğu çok fazla görülmez. Ayrıca eşlerin empati kurabilmesi, hoşgörülü ve eleştirilerinde dikkatli olabilmesi de oldukça önemli. Evliliği yaşayan bir canlı gibi düşünün. Nasıl ki her canlının ihtiyaçları varsa evliliğinizin de ihtiyaçları var. Kadın-erkek ilişkisinin öncelikli ihtiyacının şehvet olduğunu, kadının temel ihtiyacının arzu edilmek, erkeğin temel arzusunun ise ihtiyaç duyulmak olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Erkeklerin görmek, kadınların ise duymak istediği gerçeğini göz ardı etmeden birbirinize değer verdiğinizi gösterin, baş başa vakit geçirin, cinsel hayatınıza özen gösterin. Tüm çabanıza rağmen üstesinden gelemediğiniz bir sorununuz olduğunda da deneyimli bir evlilik terapistinden yardım almaktan çekinmeyin. Unutmayın ki evlilik terapisi sadece mutsuz ve çatışmalı çiftlere değil, mutlu bir yaşam için evliliklerine bakım yapılmasını ve yeniden eski heyecanlarına kavuşmak isteyen çiftlere de yardımcı olur.”