Çocuklarımız Geleceğimizdir, Yok Etmeyelim !!!
Ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi’ne göre, 18 yaşını doldurmamış olan herkesin çocuk olduğunu belirten Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Psikoterapist Uz. Dr. Taner CANATAR; “18 yaşını doldurmayan kişiler, bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimini tamamlamamış, çocuk doğurma sorumluluğu taşımaya hazır olmayan, ihmal veya istismara açık bireyler sayılmakta ve bu bireyler ‘korunma ihtiyacı olan çocuklar’ olarak nitelendirilmektedirler. Bu nedenle on sekiz yaşının altında yapılan her evliliğe çocuk evliliği, evlenen kız çocuğuna ise çocuk gelin denilmektedir. Çocuktan en az 6 yaş büyük bir bireyin, kendi cinsel tatmini için, çocuğa yönelik her türlü cinsel içerikli davranışı ise cinsel istismar olarak değerlendirilir. Cinsel istismar toplumda sık rastlanan bir durum olmasına karşın, çoğunlukla gizli kalmakta, en çok yüzde 5-10’u ortaya çıkmaktadır. Çocuklar, bazı gerekçelerle yaşadıkları istismar olayını anlatmazlar ya da anlatamazlar. İstismar eden kişilerin akrabaları olması, tacizcinin tehdit etmesi, hiç kimsenin kendisine inanmayacağı düşüncesi veya bunları anlayacak ya da anlatabilecek kabiliyetinin olmaması gibi sebepler, istismarın ortaya çıkmasını engelleyebilir. Yapılan çalışmaların sonuçları, cinsel istismarın her çeşit sosyoekonomik ve kültürel çevrede yaşanabildiğini göstermektedir. Aile içinde çocuğa yönelebilecek her türlü cinsel istismar davranışı ensest, aile dışından ya da tanınmayan kişiler tarafından gerçekleştirilen bu tür eylemler ise pedofili olarak tanımlanmaktadır. İstismarcının dış görünüşünün ardında çekingen, kendine güveni ve saygısı olmayan bir kişilik yatar. Başkalarının üstünde güç gösterilerine ihtiyaç duyduğu için kurbanlarını çocuklardan seçer. Bir çok çalışmada bu kişilerin empati yeteneklerinin kısıtlı, onur duygularının da fazla gelişmemiş olduğu, pasif-agresif, öfke ve düşmanlık duygularının, narsistik ve sadist özelliklerinin belirgin olduğu, doyumu erteleme kapasitelerinin azalmış, engellenmeye karşı toleranslarının düşük olduğu gösterilmiştir. Toplum olarak artık biz de geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın geleceklerini çalmamak için bu insanlık dışı durumu normalleştirme çabalarına dur demeli ve gerekli önlemleri acilen hayat geçirmeliyiz.” dedi.
Cinsel istismara uğrayan çocuğun bu olaya tepkisinin, cinsel istismarın şiddetine, türüne, ortaya çıkma sıklığına ve yaşına göre değişmekte olduğunu belirten TERAPİDER Üyesi Psikolog Gül KIR da açıklamasında; “Cinsel istismara uğrayan çocuklarda, kısa ve uzun vadede, başta psikosomatik rahatsızlıklar olmak üzere çeşitli tıbbi ve psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Cinsel istismara uğrayan çocuklarda ilerleyen dönemlerde; kaygı bozuklukları, depresyon, intihar düşüncesi veya alışılmadık tarzda korku, kızgınlık, huzursuzluk, düşmanlık ya da saldırgan hareketler, davranış bozuklukları gibi psikolojik belirtiler görülebilir. Yaşına uygun olmayan bir şekilde cinsel davranışlar hakkında detaylı bilgi, yaşam rutinlerinde değişim, erken yaşlarda hamile kalarak fiziksel sağlıklarının bozulmasına neden olan pek çok yaşamsal sorun ortaya çıkabilir. Bunun yanında, okula gösterdiği gayrette azalma ve notlarında düşüş, okul ödevlerine yoğunlaşmada güçlük, okul aktivitelerine ilginin aniden azalması, okuldan erken dönme gibi okulla alakalı negatif belirtilere de sıkça rastlanmaktadır. Bu belirtilere ek olarak üzerini giyinip çıkarırken sorun çıkarma, bulunduğu gelişim dönemine uygun olmayan davranışlar (parmak emme, yatak ıslatma, bebek konuşması, anneye daha fazla yapışık olma) gösterme, kâbuslar görme, başka insanlara yaklaşamama, durduk yerde ağlama nöbetleri, mükemmeliyetçilik, aşırı utanç, suçluluk ifadesi, karın ağrısı ve baş ağrılarında artış, evden kaçma gibi sıkıntılar da görülebilmektedir. Cinsel istismara uğrayan çocukların hepsi bu belirtileri gösterecek diye bir durum söz konusu olmamakla birlikte, bu belirtilerden birkaçı varsa ebeveynler ve diğer bakım verenler çocuğu dikkatle gözlemlemelidir.” dedi.