ÇOCUĞUNUZUN BAKICISI TEKNOLOJİ OLMASIN!
Bilgisayar ve internet kullanımının toplumun her kesiminde ve bütün yaş gruplarında giderek yaygınlaşması, yetişkinler kadar çocuklar üzerinde de kontrol edilemez bir güce dönüştü. Bunun sonucunda da dünyada ve ülkemizde çocukların akıllı telefon veya tabletlerle etkileşimlerinin oldukça küçük yaşlara kadar indiğini vurgulayan Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER), bilişim teknolojilerinin kullanımının başta çocuklar olmak üzere bireyler açısından çeşitli riskleri de beraberinde getirdiğini ve olumsuz etki edebildiğini belirterek tavsiyelerde bulundu.
Özellikle okul çağındaki gençlerde oldukça sık görülen bir sorun olan bilgisayar ve internet bağımlılığının, gençlerin psikolojik ve bedensel gelişimleri ile sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği ve okul başarılarını düşürdüğünü ifade eden TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uzm. Dr. Taner CANATAR konu ile ilgili yaptığı açıklamada; ‟Uygunsuz içerik, oyun bağımlılığı, elektronik hipnoz, sanal zorbalık, nefret söylemi, bilgi çarpıtma vb. riskler bu teknolojilerin nimetlerinden faydalanırken göz önünde bulundurulması ve önlem alınması gereken sorunlardır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 6-15 yaş arası çocukların yüzde 60,5’i bilgisayar, yüzde 50,8’i internet, yüzde 24,3’ü cep telefonu kullanıyor. Yani 6-15 yaş arası çocuklar bile teknoloji bağımlısı. Yapılan araştırmalar, internette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığını ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıklarını ortaya çıkarıyor. Bilgisayar oyunları ise bağımlı kullanım olduğu takdirde zarar açısından internetten daha masum değil çünkü bilgisayar oyunları zihinsel fonksiyonlarda bozulmaya yol açabiliyor. Teknoloji kullanım süresi arttıkça çocuk ve gençlerde düşünce süreçlerinin bozulduğu, kişiler arası duyarlılıkların azaldığı ve genel sağlık düzeyinin düştüğü görülebilir. Bilgisayara ve oyunlara kendilerinizi öyle bir kaptırabilirler ki elektronik hipnotize oldukları için intihara bile sürüklenebilirler. Elbette teknolojiye erişim arttıkça çok küçük yaşlarda dahi bu teknolojilerle olan etkileşim ve bu teknolojilerde harcanan süreler de artacaktır. Ancak yoğun bir şekilde internet kullanan ve bilgisayar oyunları ile zamanını geçiren çocukların, sosyal gelişimlerinin önemli ölçüde gerilediği, öz güvenlerinin düşük, sosyal kaygı düzeylerinin ve saldırganlık davranışlarının ise yüksek olduğu tespit edilmiştir.” dedi.
TEKNOLOJİK OKUR-YAZARLIK VE BAĞIMLILIK !
Bir bebeğin tabletsiz yemek yememesinin, yolculukta sürekli telefonla oynamasının, şiddet içerikli oyunların başında saatlerce kalmasının oldukça büyük bir tehlike olduğunu ifade eden TERAPİDER Üyesi Uzm. Klinik Psikolog Göksu TELMAÇ da; ‟Yeni nesil çocukların yaşamında teknolojiden bahsetmek ince bir sınırla iki farklı konuya ayrılıyor. Birincisi, gelecek on yıllarda teknolojiyi üst seviyeye taşıyacak olan bugünün çocukları, yararlı kullanımı bilmek zorunda. Yani teknolojik okur yazarlık denilen alt yapı onları ileriye taşıyacak. İkincisi ise, bu gereklilik ve ihtiyacın henüz bebeklik döneminde itibaren çocuğun kötü kullanımına ve bağımlılığına açık bırakılan bir uyarana dönüşmesi. Ebeveynlerin de bağımlılığını işe ekleyince tablo iyice karamsarlaşıyor. Aslında teknolojinin kendisine ve yararına değil, toksik kısmı olan sosyal medya, dijital oyunlar, yeni çıkan ve hızlıca tüketilmesi dayatılan ürün kullanımına yönelik bir bağımlılık söz konusu. Bir bağımlılıktan kurtulmanın yolu da o uyaran olmadan yaşamı sürdürebilmektir. Teknolojik bağımlılığın da çözümü, farkındalık geliştirmek, sağlıklı ve yararlı kullanıma odaklanmaktır. Çocuklar için de hem sınırlı hem işlevsel kullanımları öne çıkarmak hem de teknolojik aletleri çocuğun bakıcısı ve oyun arkadaşı yapmaktan uzak durmak gerekmektedir. Ayrıca çocukların ‘ihmal edildiği duygusunu’ almalarının da önemli bir travma olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuklarla iletişim kurmak ve birlikte zaman geçirmek kritik önem taşır. Sonuç olarak çocuklar için internet erişimi ve internette iken davranışları için kurallar koymak ve onları denetlemek çocukların risklere karşı korunmaları veya üstesinden gelmeleri açısından da önem teşkil etmektedir.” dedi.