Cinsel İsteksiz Erkek
Cinsel işlevin fizyolojik bir döngüsü vardır. Erkekte tamamlanmış bir cinsel aktivite için önce cinsel yönde bir ilgi ve istek olması, bu isteği bir uyarılmanın izlemesi ve nihayet uyarılmanın ulaştığı doruk nokta olarak kabul edilen orgazmın gerçekleşmesi beklenir. Orgazm sonrası, cinsel yönden yeniden uyarılabilme ve aynı döngünün tekrarlanabilmesi için geçmesi gereken süre ise çözülme (rezolüsyon) olarak bilinir. Çözülme süresi çoğu kez erkeğin yaşı ile orantılıdır. Yaş arttıkça bu süre de doğal olarak uzamaktadır. Kadınların cinsel döngülerinde böyle bir aşamaya gereksinimleri yoktur ve bu nedenle kadınlar ardı ardına birden çok sayıda orgazm olabilirler. Bu döngünün sağlıklı işleyişi, çeşitli biyolojik (vasküler, hormonal, nörolojik) ve psikolojik etkenlerin karşılıklı ve uyumlu bir etkileşimini gerektirir. Bu döngünün işleyişinin sekteye uğraması ise cinsel işlev bozukluğu olarak karşımıza çıkar.
Cinsel işlev bozukluğu; kişinin cinsel arzu duymasını, cinsellikten zevk almasını ve cinsel aktivitelere katılmasını engelleyen bir dizi rahatsızlığı ifade eder. Fiziksel, duygusal veya zihinsel faktörlerle ortaya çıkabilir. Birçok insan bu sorunları konuşmaktan kaçınır, bu nedenle problemlere çözüm bulmak zorlaşır. Bir uzmandan yardım almak ise cinsel işlev bozukluğunun giderilmesine yardımcı olur.
Cinsel İsteksizlik Tanısı
Erkek Cinsel İstek Azlığı tanısı koyabilmek için; cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin ve de cinsel etkinlik için isteğin, sürekli ya da yineleyici olarak en az 6 aydır az olması (ya da olmaması) gerekir. Bu durum, libido eksikliği olarak da tanımlanabilir. İlaveten bu belirtiler, kişide klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olmalıdır. Ancak cinsel istekte azalmaya yol açabilecek herhangi bir psikiyatrik ya da sistemik hastalık veya ilaç/madde kullanımı varsa bu tanı konulamaz.
Erkeklerde cinsel istek azlığını birincil (primer) ya da ikincil (sekonder) sebeplere göre ayırt edebilmek önemlidir. Birincil nedenler arasında eksik ya da yetersiz cinsel bilgiler önemli rol oynar. Geleneksel erkek cinsel rollerinde çok vurgulanan, “erkeğin her zaman seks istemesi ve buna hazır olması” şeklindeki cinsel mitler, gerçek hayatta erkekler üzerinde ciddi bir performans kaygısı ve eşini memnun edememe korkusu gibi nedenlerle cinsel isteksizliğe sebep olabilmektedir. Bu tür yanlış/abartılı bilgi ve beklentiler erkeğin yardım aramasına da engel olmaktadır. Birincil sorunlar arasında endokrin (hormonal) bozukluk da araştırılmalıdır. Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de ikincil gelişen bir cinsel istek azalması ise daha çok kişinin partneri veya eşi ile genel ilişkisinin doyurucu olmayışı ile açıklanabilir. Eşle ilgili yakınlık sorunları, eşe ilgi kaybı, eşte cinsel işlev bozukluğu, hamilelik, doğum sonrası dönemler erkeği de etkiler. Ayrıca depresyon veya diğer fiziksel hastalıklar erkeklerde kadınlardan daha fazla ikincil ilgi ve istek azalmasına neden olur. Eş ilişkilerindeki sorunlarla birlikte geçmiş cinsel travmanın etkileri, iş bağlantılı stres ve endişe, bazı tıbbi durumlar ve ilaçlar değerlendirme aşamasında mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Burada unutulmaması gereken önemli nokta cinsel isteksizlik tanısını koyarken bunu yalnızca erkeğin eşine duyduğu ilginin miktarı ile ölçmemektir. Eşi dışındaki erotik uyaranlara gösterdiği ilgisi, masturbasyon yapması ve cinsel fantezi kurması daha güvenilir bilgiler verebilir.
Cinsel isteğin azalmış olması, ereksiyon veya boşalma zorluklarına da neden olabilir. Bazı erkekler istekleri azalmış olduğundan sevişme sırasında konsantrasyonlarını kaybedip sertleşme zorlukları yaşayabilir ya da boşalamadan cinsel ilişkiyi sonlandırabilirler. Sonrasında ise tavuk yumurta misali kısır bir döngü içinde isteksizlik, erken boşalma ve sertleşememe sürekli birbirini tetikleyecektir. Bu tür başvurularda ayrıntılı değerlendirme sorunun aslında cinsel isteksizlikten kaynaklandığı ortaya çıkartacaktır.
Cinsel İsteksizlik Tedavisi
Cinsel istekte azalma, altta yatan organik bir nedene, cerrahi bir girişime, kullanılan bir ilaca ve eşlik eden ruhsal bir hastalığa bağlı olarak gelişmişse, tedavi öncelikle altta yatan etkene yönelik olarak yapılır. Burada unutulmaması gereken önemli nokta cinsel isteksizliğin çoğu kez tek bir nedene bağlı olmadığıdır. Bununla birlikte her organik olayın psikolojik bileşenlerinin olacağı da göz önünde bulundurulmalı, sorun bütüncül olarak ele alınmalıdır.
Artık biliyoruz ki birçok cinsel sorunun kaynağında yetersiz ve yanlış cinsel bilgiler, mitler yatmaktadır. Benzer şekilde erkekler cinsel sorunlarını doktorlarla paylaşmak konusunda çekingen olabilirler ve bu problemlerinin sorgulanmasını çoğunlukla doktorlardan beklerler. Bu nedenle bilgi alırken ayrıntılı sorular sormak, güven verici ve rahatlatıcı bir ilişki kurabilmek önemlidir. Cinsel bilgilendirme ve danışmanlık hizmetleri tedavide çok önemli bir yer tutsa da yetersiz bilgi, organik sorunlar ve ilişki sorunları dışında cinsel isteksizliklerin büyük bir kısmında cinsel terapi şarttır. Eğer cinsel isteksizlik kişinin bazı bireysel psikolojik sorunlarından kaynaklanıyorsa bireysel terapi, eş sorunları ile ilgiliyse çift terapisi mutlaka tedaviye eklenmelidir.