Aileler Çocuklarının Okula Başlama Sürecinde Anne-Baba Rollerini Unutmamalıdır…
Yeni eğitim öğretim yılının açılmasıyla birlikte özellikle okula yeni başlayan öğrenciler ve aileleri için önemli bir yaşamsal dönemeç de başlamış oldu. İlk defa aileden ayrılma ile ‘yeni’ insanlar ve kurallarla örülü ‘yeni’ bir ortamla tanışma döneminin yani sosyal ve psikolojik adaptasyon sürecinin ciddi bir stres ve anksiyete kaynağına dönüşebileceğini belirten Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Uz.Dr. Taner Canatar; “Her çocuğun uyum düzeyi ve süresi farklıdır. Çocukları bu süreçte zorlayarak ya da ağlatarak okula alıştırmak doğru olmayacaktır. ‘O istediği kadar ağlasın, siz gidin’ vb yaklaşımların çocuğu travmatize etme olasılığı yüksektir. İlk günler çocuk kendini güvende hissedene kadar ebeveynlerden birinin kısmi olarak eşlik etmesine izin verilebilir. Çocuk, ebeveynlerinin de güvenli olduğunu onayladığı bir ortamda kendini daha rahat hissedecektir. Okula ilk kez başlayan öğrencilerde kaygı ve heyecan daha fazla olsa da okulu tanıyan öğrenciler için bile tatil rehavetinden çıkıp okul disiplinine girmek kolay olmaz. Bir süre uyku düzensizlikleri, derslere adaptasyonda sorun vb problemler yaşanabilir. Bu nedenle ebeveynler ile öğretmenlerin sabırlı ve tutarlı olmaları, çocukların uyum sürecini sağlıklı atlatabilmeleri için maksimum desteği sağlamaları oldukça büyük önem taşıyor.” dedi.
Okula başlama ve uyum aşamasını normalize etmenin en doğru yaklaşım olduğunu vurgulayanTERAPİDER Üyesi Klinik Psikolog ve Pedagog Hülya Ayna ise açıklamasında kaygı yüklemek kadar durumu abartılı sevinç ve kutlama ritüellerine dönüştürmenin de sanılanın aksine çocukta olumsuz duygulara sebep olabileceğini ifade etti ve ekledi; “Genel anlamda çocuğu, cevaplanmadığı zaman ruhsal anlamda komaya sokan üç soru vardır; Güvende miyim? Anlaşılıyor muyum? Değer görüyor muyum? Çocuk bunların yanıtını bilmek ve hissetmek ister. Tam da okula uyum sürecinde hem ebeveynleri hem de okul personeli tarafından bu soruların cevabının olumlu yönde çocuğa iletilmesi gerekir. Bu hem sözel olmalı ama en çok da davranışsal olarak ifade edilmelidir. Kırıcı, zorlayıcı, saldırgan ya da aşağılayıcı tutumlar çocukta ciddi yaralar açacak ve okula karşı olumlu duygu ve tutum geliştirmesini engelleyecektir. Yine bu süreçte ciddi yaşamsal değişikliğe gidilmemesi gerekir; taşınma, planlı ameliyatlar, boşanma, gecikmiş tuvalet eğitimi, çocuğunuzla birlikte uyuyorsanız yatakların ayrılması vb süreçlere bu dönemde girilmemesi gerekir. Çünkü çocuk, üzerindeki artan baskıyı hissedecektir ve bu da hem okula uyumunu ketleyecek hem de söz konusu beceriyi edinmesini engelleyecektir. Bundan sonra da çocuk kendini beceriksiz, değersiz, önemsiz hissedebilir. Bu süreçte sakin, anlayışlı ve tutarlı tavırlar en sağlıklı olanıdır. Bunları yaptığınızı düşündüğünüz halde bir kaç hafta geçmesine rağmen çocuğunuz uyum konusunda sıkıntı yaşıyorsa bu konuda profesyonel bir uzmanla görüşmelisiniz. Bu yaş grubundaki çocuklar için yaşanabilecek olası problemlerde oyun terapisi gibi dışavurumcu terapi yöntemleri oldukça etkilidir. Ayrıca ebeveynler de okula başlama sürecinde anne baba rolünü hatırlamalı, çocuklarını başarıya koşullama çabası yerine eğitimin ilk yıllarında sosyal uyum ve yaşam becerilerini kazanmanın daha öncelikli ve önemli olduğunu unutmamalıdırlar.”
TERAPİDER terapistleri olarak tüm öğrencilere ve ailelerine sağlıklı, huzurlu, umut dolu bir eğitim- öğretim dönemi diliyoruz.