10 Mayıs Dünya Psikologlar Günü Kutlu Olsun…
Her ne kadar resmi olarak kabul edilen ve evrensel olarak kutlanan bir gün olmasa da 10 Mayıs günü ülkemizde bir süredir ‘Dünya Psikologlar Günü’ olarak kutlanmaktadır. Psikologların bir araya gelmesine vesile olan bugünde, psikolojik destek ve psikoterapi yardımı alınmasının her insanın ihtiyacı olabileceğinin toplum ile toplumu yönetenler tarafından kabul edilmesinin ve bu doğrultuda çalışmalar yapılmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner CANATAR; “Kelime anlamı ‘Ruhbilimci’ olan psikologlar, insanın olduğu her yerde düşünce, duygu ve davranış biçimlerini inceleyen, bunların nedenlerini ve sonuçlarını araştıran bir meslek grubudur. Genellikle sohbet eden kişiler olarak bilinseler de Mevlana’nın dediği gibi “Sohbet vardır, keskin bir kılıca benzer; bostanı, ekini kış gibi kesip biçer. Sohbet vardır, ilkbahar gibidir; her tarafı yapar, sayısız meyveler verir”. İşte zihinsel ya da duygusal sorunları olan insanlarla çalışan Psikologların kullandıkları sohbet yöntemi psikoterapidir ve tedavi edicidir. Bununla birlikte koruyucu ve önleyici bir meslek yasaları ile meslek kurallarının bulunmaması, psikologların çalışma koşullarının etik olarak belirlenmemesine, lisans eğitimi ile denk tutulmayacak sertifika programlarıyla insanların ‘yaşam koçu’ vb. unvanlar alarak, psikoloji biliminin ve psikologluk mesleğinin değersizleştirilmesine sebep olmaktadır. Bu nedenledir ki zeka, yetenek, davranış ve tutum ölçekleri kullanarak problemlerin kökenine ulaşmayı ve çözmeyi amaçlayan psikologların, aldıkları eğitimle kazandıkları yetkileri kullanacakları bir çalışma alanına kavuşmalarını sağlayacak yeni bir yasal düzenleme yapılması şarttır.” dedi.
Psikologlara yönelik hem var hem de yoklarmış gibi olan davranış ve tutumların bir önce son bulması gerektiğini vurgulayan TERAPİDER Genel Sekreteri Psikolog Hatice Ertuğrul ise açıklamasında; “‘Ben Psikolog Hatice Ertuğrul’ söylerken gururlandığım cümlelerden biridir; hazzı ve zevki ayrı bir memnuniyettir. Kişilerin hayatta baş edemedikleri sorunlarla çalışan bizler danışanlarımızla aynı yolda yürürüz. Aynı yolda yürürken de danışana sadece ışık tutar ve danışanın kendi için uygun yolu seçmesini sağlarız. Karşımızda bizimle savaşan düşünceler, duygular, beden duyumları, travmalar, hastalıklar, sosyal yaşam, biyoloji ve en önemlisi de hepsiyle dans eden bilinçaltı vardır. Bize gelirken çoğunlukla somut değil soyut gelirler; açıp gözümüzle görebileceğimiz hiçbir şey yoktur ortada. Biz de onlarla dans ederiz doğru ritme sokana kadar. Dans ederken, kişiye uyan dansı bulmak için ufkumuzun geniş ve açık olması gerekir. Bu yüzden bizler tüm danslara saygı duymalı ve kendi dansımızı dışarıda bırakmalıyız. Dans için danışan hangi elbiseyi veriyorsa o elbiseyle dans etmeliyiz. Danışanlarımızın en özel dansını görmek ve onunla dans etmek mahremiyet ister. Mahremiyeti korumak da bizim en önemli görevlerimizden biridir. Bununla birlikte herkes ayrı birer bireydir ve herkesin sorununu çözen farklı bir anahtardır. Tıpkı parmak izi gibidir; parmak izini doğru alamazsak tespiti doğru yapamayız ve anahtar yanlış olur. Bu nedenle terapi, kişiye özgü olmalıdır. İşin özü bu bir kişinin izin verdiği kadarıyla hayatına dokunabilmek, yaşayabileceğimiz en güzel duygudur. Bu meslekte başarılı olmak istiyorsak da ilgimizi ve bilgimizi daima canlı tutmalı, tek tip yaklaşımlardan sıyrılıp tüm danslara hakim olmalı, elbiseyi iyi seçmeli ve doğru parmak izi ile anahtarı bulabilmeliyiz. ” dedi.
KUTLARIZ…
Mevcut tüm zorluklara rağmen bu sorunların üstesinden gelme gayretiyle mesleklerini icra etmeye çalışan tüm psikologların 10 Mayıs Dünya Psikologlar Günü’nü kutlarız. İyi ki varsınız…
TERAPİDER Yönetim Kurulu