Yaz Tatili Aile Yapısının Güçlenmesi İçin Fırsat Olarak Görülmelidir…
Tam gün devam eden okul yaşantısı, eve geliş ile uyuma saati arasında kalan sürenin oldukça az olması, bu kısa sürenin de çoğunlukla etüd, kurs vb uğraşlarla doldurulması hem öğrencilerin gün içinde keyif veren aktiviteler gerçekleştirmelerine engel olmakta hem de aile içinde birlikte geçirilen zamanı azaltmaktadır. Artık teknolojinin ilerlemesi ve yaşam koşullarının zorlaşmasıyla aile bireylerinin bir evin içerisinde çoğu zaman birbirlerine yabancı bir şekilde yaşamaya başladıklarını, hatta aile içi iletişimin “ne yedin, ne yaptın?” gibi soruların ötesine gidemez hale geldiğini belirten Aile Terapileri ve Terapistleri (TERAPİDER) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner CANATAR; ‘ Aile içi iletişimin ve bağların zayıflamasıyla birlikte toplumsal roller ve sorumluluklar da unutulmaya başlandı. Özellikle şehir hayatındaki temel sıkıntı, aile bireylerinin, istenen ölçüde bir araya gelememeleri ve birbirini dinleyecek şartları oluşturamamalarıdır. Bu durumdan ailedeki herkes olumsuz etkileniyor ve nihayetinde çocukların uyumları ve ruh sağlıkları bozuluyor. Etkili bir iletişimin oluşturulamadığı bir ortamda çocukların sağlıklı gelişimleri mümkün değildir. Sağlıklı gelişemeyen çocuklarının ise hem okul hem de hayat başarıları arzu edilen düzeyde olamayacaktır. Aile içinde paylaşılan kaliteli zamanın artması ve kullanılacak etkili iletişim, aile bağlarını güçlendirecek ve ailenin daha sağlıklı süreçlerle devamını sağlayacaktır. Bu nedenle yaz tatili, çocukların hem keyif aldıkları aktiviteler yapmalarına hem de anne babalarıyla daha fazla kaliteli vakit geçirmelerine fırsat sağlamalıdır. Ayrıca sevgiyi, ilgiyi, güler yüzü çocuklardan esirgememek gerekir.’ dedi.
Her çocuğun ayrı birer birey olarak farklı psikolojik ve fiziki gelişime sahip olduğunu, bu nedenle de hiçbir öğrenciyi diğerleriyle kıyaslamanın doğru olmadığını ifade eden TERAPİDER Kurucu Üyesi Uz. Psik. Dan. Ümran Örkün ise; ‘Tatil, öğrenciler açısından keyif ve heyecan demek, hoplayıp zıplamak, eğlenmek, televizyon izlemek, internete girmek, geç saatlerde uyumak demek. Ebeveynler açısından ise çocuklarımızın kendisini değerlendirmesini sağlamak, bir başarısızlık söz konusuysa çözüm yolları aramak, bir yıl boyunca yaşanan yoğunluktan kaynaklanan yorgunluğun ve stresin atılmasını sağlamak, dinlenmek ve yeni bir yılı karşılamaya hazır hale gelmek olmalıdır. Bu nedenle anne ve baba olarak çocuğunuzu, öncelikle sizin çocuğunuz olduğu için koşulsuz sevdiğinizi gösterin. Ebeveynlerin görevinin çocuklarına rehberlik etmek ve onları yaşama hazırlamak olduğunu unutmayın sakın. Yaz tatili, öğrencinin 9 ayının telafisini gerçekleştirdiği zamanlardır. Öğrencinin başarısı düşük olsa dahi mutlaka kafasını boşaltmaya ve dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bu nedenle başarısızlıkları için sorumluluk alıp telafi etme yoluna gidecek olması doğaldır, ancak dinlenmesi ve tatil yapmasına da izin verilmelidir. Bu esnada sorgulayıcı bir tutuma girmeden kendisini değerlendirmesine izin vermek belki de en önemlisi. Olumlu taraflarını da olumsuz taraflarını da değerlendirmesini isteyin. Öz değerlendirme; neleri doğru ve yanlış yaptığı, neleri geliştirmesi gerektiği gibi konularda ciddi bir perspektif sağlayacaktır. Ayrıca kendi başarısı ve başarısızlıklarını sahiplenip sorumluluk almasını sağlar. Son olarak öğrencilerin karnesi aynı zamanda velilerin de karnesidir. Çocuğunuzun öz değerlendirme yapmasına izin verirken kendinizi de değerlendirmenizi öneririm. Çocuğumuzun başarı ve başarısızlıklarında bizim de katkılarımız büyüktür. Hatta uygun bir iletişim iklimi yakalarsanız ondan sizi değerlendirmesini isteyin ve bunu kabul ederek değerlendirmeye alacağınızı söyleyin. Böylelikle ona öz değerlendirmede ve başarılar kadar başarısızlıklarının da sorumluluğunu almada örnek olursunuz. Notlar kadar hayat ve iletişim becerilerinin de ön plana çıktığı bir değerlendirme süreci dilerim bu karne döneminde herkese.’ dedi.